Aysu Bankoğlu’ndan Amasra Maden Faciası İddianamesine Tepkisi: “İddianamede Cezalandırılması İstenen İş Güvenliği Uzmanı Hâlâ Kurumda…
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bartın Cumhuriyet Başsavcılığının Amasra maden faciasına ilişkin iddianamesini değerlendirdi. Bankoğlu, “İddianamede cezalandırılması talep edilen iş güvenliği uzmanı halen kurumda görev yapmaktadır. Yani zanlı olay yerinde yetkili kişi olarak halen iş yapmaktadır. Bakanlara ve TBMM Soruşturma Komisyonuna da bilgi vermektedir. Bu şüpheli patlama hakkında bunu anlamak mümkün değil.” .
Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, 42 madencinin yaşamını yitirdiği Amasra Maden Faciası’na ilişkin iddianame 19 Ocak 2023’te tamamlandı. 8’i tutuklu 23 sanığın cezalandırılmasını talep eden iddianamede; Ceza infaz kurumu müdürü, işletme müdürü, işletme başmühendisi, iş sağlığı güvenliği (İSG) ve eğitim başmühendisi ile şube müdürünün olası kasten öldürme ve yaralama suçlarından toplam 844 yıl 16 aydan 1062 yıla kadar cezalandırılması istendi.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu iddianameyi şöyle değerlendirdi:
“İşçilerin açıklamaları, ATİM’de bir süredir devam eden beceriksizliği, disiplinsizliği ve adam kayırmayı açıkça ortaya koymaktadır. Örgütün bağlı olduğu TTK Genel Müdürlüğü burayı adeta kendi haline bırakmıştır. Mühendisler bile, değil. çalışanlar karar vermek zorunda.İş güvenliği uzmanlarının madene inmeden önce iş yaptıkları belirtiliyor.İddianamede cezalandırılması talep edilen iş güvenliği uzmanının halen teşkilatta görev yaptığı belirtiliyor. halen zanlı olay mahallinde memur olarak görev yapmaktadır.Ayrıca araştırma heyetine haber verir ki bu da anlaşılması mümkün değildir.
“BU MADENDE NORMAL OLARAK EKSİKSİZ MUAYENE YAPILMASI VE İHMAL DURUMLARINDAN KAYNAKLANAN BİRÇOK HAYATI TEHLİKELİ RİSKLE KARŞILAŞILMAKTADIR”
Savcılığın ATİM’de meydana gelen faciaya ilişkin iddianamesi savcı raporuna çok benziyor. Savcılığın iddianamesinde faciaya yol açan ihmal ve hatalar 8 başlık altında incelendi. İddianame, ifadeler ve raporlar ışığında bu eksiklik ve hataların ATİM’deki patlamanın olduğu güne özgü olmadığı, kurumdaki bazı eksiklik ve yanlışların çok uzun süredir devam ettiği belirlendi. Örneğin metan gazı ve karbon monoksit gazı sensörlerinin izlenmesinin ihmal edilmesi sadece patlamanın olduğu gün değil, çok önceden de vardı. Kayıtlar, burada tekrar tekrar yüzde 2 veya daha fazla metan seviyelerine ulaşıldığını ve bu durumlarda madenin yasal olarak boşaltılması gerekirken boşaltılmadığını açıkça gösteriyor. Patlamadan önceki günden bu yana yüksek metan gazı ölçümleri uyarı ve alarm seviyesinde görünüyor. Öte yandan tahliye olmadığı için madende kanalizasyon işleminin yürütülmesi normal karşılanıyor. Bu normal değil, yasal değil, bunu kim denetleyecek, TTK Genel Müdürlüğü ve bakanlık müfettişleri. Kontrolsüzlükleri ve ihmallere göz yummalarının bir sonucu olarak, bu madende yaşamı tehdit eden pek çok risk normal karşılanıyor.
“TTK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAVALANDIRMA ARIZA SORUNUNU ÇÖZMESİ GEREKEN VE 4 YILDIR ÇÖZMEYEN TTK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ”
ATİM özerk bir yer değil, TTK’ya bağlı. Ne anlama geliyor? Bu tesisteki tüm havalandırma, metan drenajı, üretim planlama, satın alma işleri TTK Genel Müdürlüğü düzeyinde merkezi olarak yapılmaktadır. TTK Genel Müdürlüğü’nün buradaki sorumluluğu sadece kontrolle sınırlı değil; Karar verme sorumluluğu da vardır. İddianamede tüm detaylarıyla ortaya çıkan havalandırma arızasının giderilmemesi sorununu çözmesi gereken TTK Genel Müdürlüğü 4 yıldır sorunu çözemedi. Yine iddianamede dile getirilen, yıllardır Sayıştay raporlarında dile getirilen norm ekiplerindeki, işçi atamasındaki eksiklikler. ATİM, teknik eleman eksikliğini ve işçi talebini kuruma iletti. Bunu çözmesi gereken TTK Genel Müdürlüğü ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır. Bu konuda 2019 yılında bakanlığa soru önergesi sunduk ve onlar da bunu iki cümle ile ilettiler. Bütün sorunları biliyorlar ama çözmediler. İşçilerin eğitimindeki eksiklikler, patlayıcı maddelerin depolanması, taşınması ve patlatılması, bu alanlarda denetimden sorumlu olan TTK Genel Müdürlüğü ve bakanlık kurumu kendi haline bırakmıştır. İşlerini hakkıyla yapmadılar. Sorumlular, ATİM’in ihmal ve eksikliklerini uzun süredir biliyor. İhmallerinin sonucunun madencinin hayatı olduğunu biliyorlar ama yine de göz yumuyorlar. ATİM’in ihmal ve eksikliklerini uzun süredir bilen ve görmezden gelen bu görevliler hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam etmemelidirler.
“MADEN ŞEHİTLERİMİZİN AİLESİ ADALETSİZLİKLE BİR DAHA YARALANACAK”
Bakın iddianamede tespit edilen 8 ihmalin en az 5’inde TTK Genel Müdürlüğü’nün açık ihmali ve açık hatası var. Bu eksiklik ve eksiklikleri tespit eden ekspertiz raporu bulunmaktadır. Bu raporda TTK Genel Müdürlüğü ve denetçiler açıkça kusur atfedilen kişiler arasında yer almaktadır. Bu bilirkişi raporu iddianamenin bir parçasıdır. O zaman bu hatayı görmeden ve değerlendirmeden hazırlanan bir iddianame eksik kalır. Bu şekilde yapılacak yargılamada sorumlular yine cezasız kalacak. Maden şehitlerimizin yaslı aileleri bir kez daha haksızlığa uğrayacak.
“BU KİŞİLER DIŞARI ÇIKIP AÇIKLAMA YAPMADIĞI İÇİN SORUŞTURULMUYOR BİLE”
Hem yanlış hem de güçlü olmak diye bir terim var, bu insanların yaptığı da bu. 42 kişi öldü, 42 ocakta çıkan yangın söndürüldü, geride yaralılar var. Bilirkişi ön soruşturma raporu, Sayıştay raporları ve polis raporu ceza talebini eksik bıraksa da iddianamede TTK Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı’nın sorumluluğuna işaret ediliyor. Bu kişiler çıkıp açıklama yapmadıkları için sorguya bile çekilmiyorlar. Bu da yetmezmiş gibi, görevlerine devam eden bu yöneticilerin emriyle TTK Görüş Raporu, 42 şehidin sorumlu olduğu patlamanın faturasını o şehit maden şehitlerinden birine yüklemeye çalışıyor.
“ONLAR İÇİN ADALET VEYA İNSAN HAYATI DEĞİL, KONUM, PARA VE DESTEK ÖNEMLİDİR”
Böyle bir kişi 2017 yılında vekâleten TTK başkanlığına atandı. 2018 yılında bakan onayı ile kurum başkanlığına atandı. Ne tesadüf ATİM’de sorunlar 2018’den beri var. Havalandırma sorunu var, norm kadro eksikliği var. Tüm bu sorunlara ne Genel Müdür ne de ekibi herhangi bir çözüm sunmuyor. Devlet adaleti düşünüyorsa sorumluları derhal görevden alıp sorgulamalıdır. Devlet madencinin canını, madencinin gramını umursuyorsa, daha fazla uzatmadan hala çözülmemiş olan idari izin sorununu halletmelidir. Ama bunların hiçbirini yapmıyorlar. Bunun yerine bunun tanıtımını yaparak, madenci ailelerini kader edebiyatıyla dolandırarak, sonra da koca maden havzasını paramparça edip yan şirkete vererek sorumluları ödüllendiriyor. 20 yıllık AKP iktidarının politikasının özeti budur. Onlar için adalet ya da insan hayatı değil, mevki, para ve yoldaşlık değerlidir. 42 canımızı unutmamız veya unutturmamız mümkün değil. Sorumluların hesap vermesine sayılı günler kaldı. İnsan hayatı bu kadar ucuz değil, olmamalı. Sorumlular hiçbir şey olmamış gibi koltuklarında oturmaya devam etmesinler. Bunun için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Adalet bir gün lazım olacak. Bu ülkede adaleti her zaman yeniden tesis edecek, sorumluların yargı önünde hesap vermesini hep birlikte izleyeceğiz.”